Cv

Radyocu

Küçük yaşlardan itibaren konuşmak, anlatmak, sormak, öğrenmek gibi kavramlar sayesinde bir gün kendimi tam da olmam gereken yerde, mikrofonun başında buldum… Radyo Klas, Number One Fm, gibi Türkiye’nin en çok dinlenilen ulusal radyo kanallarının en çok dinlenilen kuşaklarında; Türkiye’nin en önemli markalarının sponsor olmak istediği bir radyocu vardı artık mikrofon başında. Popüler olmak isteyen radyoculardan değil, programını ünlü yapmak derdinde olan bir radyocuydum. Mikrofon başında değil de bir dönem eğitimini alıp tozunu yuttuğum tiyatro sahnesindeymişim gibi anlatıyordum hikayelerimi… Ta ki gençlik hayallerimden sıyrılıp kurumsal hayata geçmek istediğim o güne kadar…

​

Beyaz Yakalı

Jilet gibi takım elbiseler, saatler süren toplantılar, hedefler, süreçler… “Hayaller mi? Kurumsal hayat mı?” ikileminde hangi yönüm daha ağır basıyor diye düşünürken kendimi Türkiye’nin Turkcell'inde buldum bu sefer de . Zaman bana bu kararımın ne kadar doğru olduğunu gösterdi ve ben uzun yıllardan beri kurumsal hayatta sahip olduğum beyaz yakalı kimliğim ile tıpkı radyoculukta olduğu gibi yine insanların hayatına dokunarak konuşmaya ve anlatmaya devam ediyorum.

​

Nörobilim Uzmanı ve Sosyal Psikoloji

Konuşuyorum, anlatıyorum, düşünüyorum da bunu nasıl yapıyorum? Aldı beni bir merak… Zaten çocukluğumdan beri en çok ilgimi çeken konu “beyin” di… Beyin ne yapar, duygular nedir, işleyişi nasıl oluyor, depresyona girdim nasıl çıkacağım, aman stresten uzak durmalıyım durmazsam ne olur? gibi milyonlarca soru oldu hep kafamda… Bu işin uzmanları bile beynin çalışma sistemini henüz tam keşfedememişken; ben 35’imden sonra koydum kafaya bulacağım bu soruların yanıtlarını. Çocukluğumdan beri insanların hayatına dokunabilme isteğimi Nörobilim ve Sosyal Psikoloji sayesinde teknik bir temele oturtabildim en sonunda… Artık işin tekniğini de biliyorum…